3 Mart 2015 Salı

Romeo e Giulietta - Ama e cambia il mondo

     Bu yazıyı yazmakta geçikmiş oldum fakat iki gündür etkisinden çıkamadığım için bir türlü yazamadım. Artık bu muhteşem müzikali sizlere de tanıtmanın vakti geldi. Buraya müzikalin iki üç parçasını koyacağım bunları dinlerken de yazımı okuyabilirsiniz, böylece müzikalin havasını bir nebze de olsa hissedebilirsiniz.

Verona
I re del mondo (Mercuzio kalp)
Ama e cambia il mondo 


     Evet şöyle ki 2 haftalık bir serüvendi bu. Ben oyunun son gününe bilet aldım. Ve fakat bu kadar seveceğimi bilsem mutlaka önceden giderdim ve ikinci kez izlemeye çalışırdım. Gerçekten çok ama çok güzel bir müzikal olmuş. Bir kez izlemek ile doyamıyormuş insan. En azından ben doyamadım ve bir kez daha izlemek istedim. Bir de oyun çok uzundu, üç buçuk saate yakın sürdü ama tek bir an bile sıkılmadım. 



     Oyun her şeyiyle mükemmeldi. Önce dekordan bahsedeyim. İnanılmaz güzel bir dekor yapmışlar. Sahnelere göre çeşitli arka planlar yansıtıldı. Benim en çok hoşuma giden İsa'nın çarmıha gerilmiş resmi arkadaki dönen büyük kapılara yansıtılırken yerde de büyük bir heykeli vardı. Gerçekten çok estetik bir görüntü oluştu. Bir de Romeo ve Giulietta'nın öldüğü sahnelerin heykeli yapılmış tahtaya. Son sahnede bu görüntü de çok hoş gözüktü. Çok hızlı sahneler vardı ve dekor buna çok iyi uyum sağlamış. Sahneler arasında çok kısa süreler olmasına rağmen hiçbir sorun yaşanmadan dekor değişimi yapıldı. Hatta biz "Ne kadar hızlılar yahu." diye düşünüp durduk. Disiplinli adamlar vesselam. Tabii yorulmadınız mı hiç anacım demekten de kendimizi alıkoyamadık. Çünkü o enerjiye rağmen bir kez olsun nefes nefese kalmadılar.

   Müziklere gelince; en can alıcı yeri burası sanırım. Oyunun reklamı dönmeye başladığında zaten Verona şarkısı dilime dolanmıştı. Oyundan çıkınca da Verona qui, Verona bella diye dolaşıp durdum. Özellikle 4 şarkıyı çok sevdim. Biri Verona, biri Il Potere, biri Ama e Cambia Il Mondo -ki bu oyunun da alt başlığı- ve I Re Del Mondo. Gerçekten üç gündür bu şarkıları dinleyip duruyorum. Ezberlememe az kaldı. Yazımın sonunda oyundan birkaç parça daha paylaşacağım.

     Ve gelelim oyunculuklara. Romeo ve Giulietta karakterleri elbette güzeldi, çok da iyi uymuşlar. Sesleri, oyunculukları çok iyiydi. Fakat bence onları gölgede bıracak kadar güzel iki üç oyuncu vardı. Bunlardan biri Mercuzio karakterini oynayan Luca Giacomelli Ferrarini ve Benvolio'yu oynayan  Riccardo Maccaferri. Ben oyun boyu bu ikiliyi izlemekten büyük zevk aldım. İnanılmaz oynadılar. Özellikle Mercuzio. Zaten oyun sonu en çok alkış alan da o oldu. Söylediği parçalardan birinde sesi öyle bir çıktı ki sırf o an bile yeterdi. Daha anlatırım bu iki ismi ama fangirllüğün lüzumu yok :) Benim beğendiğim diğer isimse Principe di Verona'yı oynayan Leonardo Minno. Verona parçasını söyleyen kişi aynı zamanda. Adamın mimikleri bile yetiyor sanırım. Ben çok sevdim bu karakteri ve karaktere can veren Leonardo'yu. Bir de Rahip Lorenzo karakterinin sahneye yansımasına bayıldım. Adamı zevkle izledim. Sesi zaten müthiş ama karakterin duygusunu çok iyi verdi. Bu oyuncular benim açımdan öne çıkanlardı. Ama oyunda geride kalan, sırıtan bir karakter yoktu hiç. Romeo ve Giulietta'nın anne babası ile Tebaldo'yu oynayan isimler de kesinlikle diğerlerinden geri kalmadı. Yani kadro gerçekten muazzamdı. Hepsi birbiriyle uyumlu, hepsi bireysel olarak çok iyiydi.

    Benim kısaca söyleyebileceklerim bunlar. Tabii ki böyle anlatmakla o duygu yaşanmıyor ama keşke fırsat olsaydı da gidip izleyebilseydiniz. Ben gerçekten bir kez daha izlemeyi inanılmaz arzuluyorum şu anda. İnşallah bu isteğimi de oyunun anavatanında İtalya'da gerçekleştirebilirim. (Burada hep beraber amin diyoruz. )

    Bir de şunu söyleyebilirim ki oyunun İtalyanca olması bence en güzel kısmıydı. Yani anadilinden izlemek kesinlikle çok farklı. Salonda altyazılar ile çevirisi yapılmıştı zaten, bazen takip etmekte zorlandım ama hiç problem olmadı. Yabancılık çekmedim hiç. Zaten oyunu ilk gördüğümde İtalyanca diye özellikle gitmek istedim. İtalya sevdamı bilenler bilir zaten, bu oyunla beraber aşkım bir kez daha depreşti. Hemen Verona'ya gitmek istedim. Tabii İtalyanca öğrenme isteğim de kesinlikle arttı. Zaten öğrenme çalışmalarıma başlamıştım, bu oyun da ilerletmek açısından harika oldu.

     Yani diyeceğim odur ki benim şimdiye dek izlediğim en en muhteşem müzikaldi. Zaten bundan sonra bizdeki müzikalleri nasıl beğenirim bilmiyorum. Adamlar yapmış cidden. 


     Şuna da değinmeden geçemeyeceğim ki İtalyan erkekleri bir başka oluyor yahu :)

Sev ve değiştir dünyayı!
Il Potere
Chi pagherà
La Festa Burada bir Türklük hissettim. Akdeniz tınıları falan, hiç yabancı gelmedi :)