23 Kasım 2015 Pazartesi

Sistine Şapeli Tavanı

     Tam iki sene önce bugün dünyanın şu ana dek gördüğüm en güzel ikinci şehrindeydim. Bu nedenle hem o günleri biraz hatırlamak hem de özlem gidermek için Sistine Şapeli'nden bahsetmek istiyorum. Yazıyı okurken şu parçayı arkaya açıp dinlerseniz sanırım o havayı daha iyi yakalarsınız :)


     Sistine Şapeli Vatican'da bulunuyor. 1477'de Papa IV. Sixtus tarafından yaptırılmaya başlanıyor ve 1483'te şapelin yapımı bitiyor. Plan olarak dikdörtgen oldukça yüksek tavanlı ve üzeri beşik tonozlu uzunca bir yapı. Yapı içerisinde birçok bölüm var ve buralar çeşitli sanatçılar tarafından, Perugino, Botticelli, Ghirlandaio, Raffaello ve Michelangelo gibi, resimlendiriliyor. Özellikle Raffaello'nun resimlendirdiği odalar benim için oldukça ayrı bir yere sahip fakat onu başka bir postta anlatırım. Bu yazıda değineceğim kısım ise Papa II. Julius tarafından Michelangelo'ya resmettirilen tavan. Aslında tavanın merkezinde yer alan 9 sahne. Tavanın ayrıntılarına girmek istemiyorum çünkü çok fazla sahne var bu nedenle oldukça uzun bir yazı olabilir ve bu konuya ilgi duymayanlar için de sıkıcı olabilir. O nedenle şimdilik sadece merkezdeki sahnelerden bahsetmek istiyorum.





     Tavanın resimlenmesine 1508 yılında başlanıyor ve 4 yıl sürüyor. Aslında Michelangelo bu zamana kadar heykelde ustalaşmıştı ve bu görevi de kabul etmemişti. Zaten o sırada II. Julius'un Mezar Anıtı'nın yapmaktaydı. Papa'nın ısrarları üzerine tavanın fresklerini yapma görevini kabul edince Papa ile de yakınlaşıyor ve Papa onu resimlerinde serbest bırakıyor. 

     Tavanda resmedilen sahnelere gelince merkezde İncil'den sahneler, pandatiflerde, pencere üzerindeki üçgen alanlarda ve boş alan diğer alanlarda yine İncil'den, Tevrat'tan çeşitli sahneler ve çeşitli azizler, sibyller yer almakta. Dediğim gibi buraları geçerek asıl kısma geliyorum. Yani merkezde Yaratılış ile başlayan 9 sahne.  



     Bu sahneler fresk yani ıslak sıva üzerine boyanın sürülmesi tekniği ile yapılıyor ve tahmin edersiniz ki bu oldukça zor bir iş. Üstelik bu freskler bir tavana yapılıyor. Yani özel bir iskelet sistemi kurulması gerekiyor. O dönem için bakılınca aslında resim tekniğinin yanında çalışma tekniği de oldukça önemli.
     Resimleniş açısından bakarsak merkezdeki sahneler Michelangelo'nun uydurduğu bir kelime olan "ignudo" ve madalyonlar ile çerçevelenmiş olarak görülüyor. Bu madalyonlarda da çeşitli hikayeler yer almakta. Aslında bakarsak tavanda neredeyse boş bir alan yok. Her kısımda çeşitli hikayeler anlatılıyor. Tavanın bir özelliği de girişe yakın yerlerde daha fazla figür bulunuyor. Ve altara yaklaştıkça da figürler büyümekte. Figürlerin duruşları da resmedilişleri de oldukça ilginç ve Michelangelo'yu tanımlayan figürler aslında. 

     Merkezdeki bu 9 sahneye tek tek bakmadan önce İncil'den de hikayeyi takip etmek isteyenleriniz olur diye linki buraya bırakıyorum. Alıntılar şeklinde olsun istemedim. O nedenle buradan takip edebilirsiniz. 

     Sırayla gidecek olursak ilk olarak "Işık ve Karanlığın Ayrılması" sahnesini görüyoruz.  Burada ortada yer alan Tanrı figürünün bir elinin aydınlıkta bir elinin de karanlıkta olduğunu görülüyor. Köşelerde diğer tüm sahnelerde olduğu gibi ignudolar yer almakta. 



     Bunun bir yanındaki sahnede "Dünya, Güneş ve Ay'ın Yaratılması" görülüyor.  Tanrı figürü burada iki kez gösteriliyor. Solda arkası dönük olarak bitkileri yaratmakta, sağda ise eliyle de işaret ettiği gibi Güneş'i ve Ay'ı yaratmakta.



     Daha sonra karşımıza çıkan sahne "Karaların Sulardan Ayrılması". Yine elleriyle bunu gerçekleştirmekte. Pelerininin içinde ise melekler yer almakta.



     Bu üç yaratılış sahnesinden sonra o meşhur sahneye "Adem'in Yaratılışı"na geçiyoruz. Tanrı eliyle Adem'e adeta can verirken gösterilmiş. 



     Bunun hemen ardından "Havva'nın Yaratılışı" sahnesini görüyoruz. Adem uyuklar vaziyette. Tanrı ise bu kez ayakları yere basar bir konumda ve eliyle bir jest yaparak Havva'yı yaratmakta. 



     Adem ve Havva'nın Yaratılışı'ndan sonra sıra "İlk Günah ve Cennetten Kovuluş"a geliyor. Hikayeyi hepimiz biliyoruz. Solda  Havva yasak elmayı almakta, sağda da sahnenin devamı olarak Adem ve Havva bir melek tarafından cennetten kovulmakta. 



     Bu üçlü Adem ve Havva sahnesinden sonra bir sonraki üçlü sahne Nuh'a ait. Bunlardan ilki "Nuh'un Kurbanı" sahnesi. Merkezde elini kaldırmış olan Nuh, Tanrı'ya teşekkür etmekte. Alt kısımda da çeşitli hayvanların kurban edildiği görülüyor. 



     Bir sonraki sahne "Tufan" Sahnenin konusunu biliyoruz; Kötülükler baş göstermeye başlayınca Tanrı insanları yarattığına pişman oluyor ve onları yeryüzünden silmek istiyor. Fakat Nuh Tanrı'nın gözünde lütuf buluyor ve ona bir gemi yapmasını emrediyor. Bu geminin nasıl olması gerektiği, içine kimlerin bindirileceği gibi tüm ayrıntılar İncil'de belirtiliyor. Ve ardından Tufan kopuyor. Sahnede kayalık alana sığınmış insanlar, yüksek bir yere tırmanmış insanlar ve orta kısımda kayıkla gemiye ulaşmaya çalışan insanlar görülüyor. Oldukça kalabalık bir sahne. 



     Ve son olarak "Nuh'un Sarhoşluğu" sahnesi. Burada Michelangelo sahneyi İncil'den farklı olarak ele almıştır. Arka planda Nuh toprakla uğraşırken gösterilmiştir. Önde ise sarhoş olup çırılçıplak yatan Nuh'u oğullarından biri örtmeye çalışmakta. Diğer oğul ise eliyle işaret ederek onunla alay etmekte. 




     Tavanın merkezindeki 9 sahne bu şekilde. Bu ve anlatmadığım diğer sahnelerle ilgili ayrıntılara ulaşabilmeniz için buraya çeşitli linkler de bırakacağım. Dediğim gibi ben çok ayrıntıya girmeden size merkezdeki sahnelerin özünü anlatmak istedim. Altar kısmındaki Son Yargı sahnesine ise hiç girmiyorum çünkü o başlı başına bir yazı konusu ve farklı bir akımın ürünü. Onunla ilgili ayrıntıları da daha sonra paylaşırım. Şimdilik benim söyleyeceklerim bu kadar. Bu şekilde ne kadar anlaşılabilir bilmiyorum ama umuyorum bir gün yerinde görebilirsiniz bu muhteşem eserleri.

     Unutmadan şunu da söylemek istiyorum. Şapeli gezerken tavana bakarak yürüyorsunuz ve bu şekilde yürüyünce tabii bir baş dönmesi, mide bulantısı oluyor. Buna Stendhal Sendromu denmiş. Evet o sendromu ben de yaşadım ama inanın her anına değerdi :)


http://www.vatican.va/various/cappelle/sistina_vr/
http://beckydaroff.com/arthistory/scc/
http://mv.vatican.va/3_EN/pages/CSN/CSN_Volta.html 
http://vatican.com/tour/sistine_chapel_3D/web

5 Kasım 2015 Perşembe

Once Upon A Time

     Merhaba! Yine çok uzun zamandır yazı yazamıyorum. Kısa olacak bu sefer ama hiç olmamasından iyidir dedim. Bu yazımda size bir diziden bahsedeceğim. Yerliden çok yabancı dizi izliyorum ve bunlar hakkında ara ara yorumlarımı yazmayı düşünüyorum. Bunlardan biri Once Upon A Time.



     3 sene önce İngilizce kursundaki Gem hocam sayesinde tanıştım bu diziyle aslında. Sonrasında da birlikteliğimiz devam etti :) Dizi oldukça sürükleyici ve ilginç. Konusu masallardan oluşuyor. Aklınıza gelebilecek hemen hemen tüm masal karakterleri işleniyor dizide. ABC'nin bir dizisi ve şu an 5. sezonu yayınlanıyor. Her sezonda 22 bölüm var ve yaklaşık 40 dk. Bolca macera, bolca heyecan ve bolca da güzel kadın, yakışıklı erkek var dizide :))) Konusu dediğim gibi oldukça değişik aslında. Hikayeye girmeyeyim hem spoiler olmasın hem de sizde merak uyandırsın :) Kırmızı Başlıklı Kız'dan Yedi Cüceler'e, Robin Hood'dan Karlar Kraliçesi'ne, Peter Pan'den Maleficent'a kadar birçok hikaye işlendi şimdiye dek. Her sezon farklı karakterler giriyor tabii diziye. Farklı masal kahramanları, farklı diyarlar. Oyunculuklar da gayet iyi, etkileyici performanslar var. Benim favorimse Robert Carlyle. Çok çok etkileyici sahneleri var. Efektler vs. de güzel, pek anlamasam da bu işten görsel olarak beni içine çekiyor. 

     Dizi arayışı içindeyseniz ve sıkmasın, uzun uzun süreler de sezon beklemeyeyim diyorsanız diziye bir şans verebilirsiniz. İzleyen olursa da lütfen yorumlarını benimle paylaşsın :) Şimdiden iyi seyirler!